(AA) – Gezeravcı, Türkiye Uzay Ajansı’nda (TUA), Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Ahmet Yozgatlıgil ve TUA Başkanı Yusuf Kıraç’ın katılımıyla düzenlenen basın toplantısında, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan (ISS) gazetecilerin sorularını yanıtladı.
“Türkiye’nin ilk astronotu olarak tarihe geçtin. Neler hissediyorsun?” sorusuna Gezeravcı, “Hislerimin bugüne kadar yaşadığım hiçbir duyguyla kıyaslanması mümkün değil. Olağanüstü bir mutluluk ve gurur bu. Duygular insanın kalbine bile sığmıyor. Ülkemizin ve devletimizin iradesini ortaya koyduğu bu çok değerli ve önemli görevin bir parçası olmaktan, gelecek nesillerimizin hayallerini, gökyüzünün ötesine, uzayın derinliklerine taşıyabilmiş olmaktan inanılmaz derecede mutluyum. Beni buraya taşıyan şanlı bayrağımızın, istasyonda asılı olduğu yerden her geçişimde, iradesi ve kararlılığıyla buraya adım atan devletimizin milletimize yaşattığı mutluluk, gurur ve heyecanı hissediyor ve ürperiyorum. Ülkemin yanımda olduğunu bilmek, desteğini hissetmek çok değerli, bana yaşattığı gurur çok büyük. Uzayı, uzayda kalıcı insan varlığının simgesi olmuş bu istasyonu tarif edebilirim ama yaşadığım gururu tarif etmek çok zor.” yanıtını verdi.
“Hayallerimin bile çok ötesindeydi”
Gezeravcı, “Astronot olmak için seçim sürecine katıldığın günden bugüne hayatında ne gibi değişiklikler oldu?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Yıllardır jet pilotu olmama rağmen, Milli Uzay Programı’mızın açıklandığı ana kadar aklımdan bile geçirmediğim bir alanda ülkeme hizmet etmek, benim için hayallerimin bile çok ötesindeydi. Bu göreve yakışır bir seçim sürecinin ardından, ülkemin ilk insanlı uzay görevini gerçekleştirebilmek için bir astronotun alması gereken tüm eğitimleri aldım. Bu göreve özgü yeni bir yaşam şeklini benimsedim ve o andan itibaren artık tamamen bu yeni göreve kanalize oldum.”
Gezeravcı, ISS’ye gitmeden önce ne tür eğitimler aldığı yönündeki soru üzerine, “Görevin fizyolojik gerekliliklerini karşılamaya yönelik alçak basınç çemberi ve santrifüj eğitimleri aldık. Vücudumuz yer çekimi kuvvetine maruz kalırken görevlerimizi yerine getirebilmek için gerekli bedensel yeteneklerimizi geliştirdik. Dragon uzay aracının normal operasyonuna ve her ihtimale karşı acil durum senaryolarına yönelik eğitimleri aldık. Uzay istasyonunun normal operasyonu ve acil durum prosedürlerini öğrendik. Kendi görevimize özgü ve gerçekleştireceğimiz bilimsel deneylerin teorik ve sonrasında uygulamalı eğitimlerini tamamladık. Dünyaya dönüş sürecinde karşılaşabileceğimiz, suya iniş sonrası acil durum senaryoları için hayatta kalma eğitimleri aldık.” dedi.
“Acil durum senaryolarını zihnimde tekrar ediyordum”
Gezeravcı, “Fırlatma sürecinde, koltuğa bağlandığın andan itibaren neler hissettin?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Uzun ve meşakkatli bir hazırlık sürecinden sonra, nihayet milletimizin heyecanla beklediği o anın geldiğini, tüm ülkemin tek yürek bu fırlatma sürecini ekranları başında takip ettiğini bilmek beni çok duygulandırdı, gülümsedim, içimdeki mutluluk bünyeme sığmadı. Yaşadığım bu inanılmaz süreci ve bulunduğum anın ne kadar olağanüstü olduğunu düşündüm. Kendimi çimdiklerdim ama ne yazık ki astronot kıyafetiyle bu mümkün değildi. Diğer taraftan olası acil durum senaryolarında göstereceğimiz reaksiyonlar ve uygulayacağımız prosedürleri zihnimde tekrar ediyordum. Bunlar da bu görevde ihtiyaç duyulabilecek bilgiler ve bu nedenle de her an hazır olmak çok önemliydi.”
Tüm vücuduna dağılması gereken sıvıların, yer çekimi olmadığı için üst kısımlarda birikmesi nedeniyle yüz çehresinin dünyadakinden daha şişkin göründüğüne işaret eden Gezeravcı, kemik yoğunluğu ve kas kütlesinin azalmasını engellemek için özel egzersiz programları uyguladıklarını söyledi.
Gezeravcı, vücut sıvılarındaki basıncın değişimi nedeniyle bazı görme sorunları ve bağışıklık sistemi zayıflıklarının da oluşabildiğine dikkati çekerek, “Çok şükür şu ana kadar ben böyle bir problem yaşamadım. Hem Türk hem de yabancı bilim insanları tarafından, uzayda yaşamanın vücut üzerindeki etkilerini anlamak ve bunlara karşı önlemler geliştirmek için sürekli araştırmalar yürütülüyor. Hatta, ben de bu konuda Türk bilim insanlarının çalışmalarına katkıda bulunmak için burada bazı çalışmalar yürütüyor ve veriler topluyorum.” diye konuştu.
Günlük 12-15 görev
ISS’de zamanını nasıl geçirdiğine yönelik soru üzerine Gezeravcı, şu değerlendirmede bulundu:
“ISS’deki yaşamım buraya gelmeden çok önce geniş katılımlı bir ekip tarafından tüm detaylarıyla planlandı. Günlük işlerime, görev kontrol merkeziyle planlama toplantısı yaparak başlıyorum. Her biri farklı uzunluk ve içerikte günlük ortalama 12-15 farklı görev gerçekleştiriyorum. Bu görevlerin içinde ülkemizden buraya getirdiğimiz bilimsel deneyler başta olmak üzere dünya üzerinde belirlediğimiz gözlem noktalarının takibi, istasyon içinde bana tanımlanmış sorumlulukların yerine getirilmesi, sizlerle yaptığımız bağlantılar gibi farklı yayın bağlantılarının gerçekleştirilmesi, sağlık testlerimizin gerçekleştirilmesi, medikal numunelerin alınması gibi gerçekten aşırı dikkat ve enerji isteyen görevler var. Bu kısıtlı zamanda, Türk bilim insanları adına gerçekleştirmem gereken birçok bilimsel deney ve çalışma var. Zamanımı çok iyi kullanmak ve planlı tüm faaliyetleri, aylardır hazırlandığımız şekilde eksiksiz tamamlamak zorundayım.”
“En çok özlediğim yemek güveç”
Gezeravcı, ISS’deki diğer astronotların faaliyetlerine ilişkin de “Bizim gelişimizle ISS’nin 25 yıllık tarihinde ilk kez bu kadar fazla ülkeden astronot aynı anda burada bulunuyor. Şu anda burada 7 ülkeden, 9 farklı milliyetten astronot bir arada görev yapmakta. Bu arkadaşlarımızın tamamıyla birlikte zaman geçiriyoruz ve bazı faaliyetleri de birlikte gerçekleştiriyoruz. Örneğin, deney çalışmalarımızı yalnız yapıyoruz ama dünyaya göndermek üzere gerçekleştirdiğimiz bazı video ve fotoğraf çekimlerinde birlikte çalışıyor ve yardımlaşıyoruz. Planlanmış faaliyetlerimiz nedeniyle farklı bir yerde olmamız gerekmiyorsa, yemeklerde de bir araya geliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Alper Gezeravcı, beslenme faaliyetlerine ilişkin sorulara da şu yanıtı verdi:
“Beslenme rutinimiz dünyayla aynı. Nisan ayında ABD’ye gelir gelmez uzayda yiyeceğimiz gıda ve içecekleri seçtik. 70 civarında yemek ve 30 civarında içecek alternatifini gıda mühendisleri eşliğinde denedik, tercihlerimizi belirledik. Gıda ve içecekleri belirlerken ana kriter, günlük hedeflenen kalori miktarını tutturmak ve sağlıklı beslenmekti. Sonrasında belirlediğimiz gıda ve içecekler istasyonda kalacağımız süreye uygun olarak hazırlandı ve fırlatma öncesinde kargo olarak taşınmak üzere paketlendi. Hatta biz daha uzay istasyonuna gelmeden yiyeceklerimiz buraya gönderildi. Bu özel gıdaların hepsi üretim esnasında vakumlu paketler içinde hava almadan korundu. Böylece hem uzun süreler boyunca tazeliğini korudu ve bozulmadı. Ülkemize dışarıdan gelen misafirleri en çok mest eden yönlerinden biri Türk mutfağımız. En çok özlediğim yemeğimiz de güveç.”