(AA) – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantı Özeti’nde, yıl sonu itibarıyla çekirdek göstergelerin eğiliminin son Enflasyon Raporu’nda tahmin edilenden daha olumlu bir enflasyon eğilimine işaret ettiği vurgulandı.
TCMB Para Politikası Kurulunun 25 Ocak’taki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Özette, küresel enflasyonun düşüş eğiliminde yakın dönemde duraklama gözlenirken, enflasyonun uzun dönem ortalamalarının ve merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyrettiği belirtildi. Bir önceki PPK toplantı dönemine göre tüketici enflasyonunun gelişmiş ülkelerde yüzde 2,67 düzeyinden yüzde 3,12 seviyesine, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 6,16 düzeyinden yüzde 6,30 düzeyine yükseldiği aktarılan özette, “Bu bağlamda enflasyon, gelişmiş ülkelerde yüzde 2, gelişmekte olan ülkelerde ise ortalama yüzde 3,5 olan hedeflerin üzerinde seyretmeye devam etmektedir. 2024 yılı son çeyrek ortalama yıllık enflasyonun, gelişmiş ekonomilerde yüzde 2,4, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 5,2 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Öte yandan çekirdek enflasyon, bir önceki PPK dönemine göre gelişmiş ülkelerde yüzde 3,76’dan yüzde 3,65’e, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 6,50’den yüzde 6,48’e gerilemiştir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avro Bölgesi’nde 2024 yılı son çeyrek ortalama yıllık enflasyon beklentisi, sırasıyla yüzde 2,4 ve yüzde 2,3 iken çekirdek enflasyon beklentisi her iki bölge için de yüzde 2,3 seviyesindedir.” denildi.
Özette, emtia fiyatlarının son dönemde yataya yakın bir seyir izlese de jeopolitik riskler, finansal koşullar ve arz yönlü faktörlerin petrol fiyatlarında oynaklığın sürmesine yol açtığı vurgulandı. Varil başına Brent petrol fiyatları bir önceki PPK toplantısından bu yana 75-82 dolar bandında hareket sergilerken, Avrupa doğal gaz fiyatları için gösterge niteliğinde olan TTF’de (Title Transfer Facility) ise aşağı yönlü bir seyir izlendiği bildirilen özette, Emtia Fiyat Endeksinin mevcut seviyesinin son on yılın ortalamasının yüzde 20,8 üzerinde olduğu belirtildi.
Özette, Endeks’in 2022 yılında ulaştığı en yüksek seviyeye göre yüzde 30,2 gerilediği kaydedildi. Benzer şekilde 2022 yılında ulaştığı tepe noktasına göre yüzde 19 gerileme kaydeden Tarımsal Emtia Fiyat Endeksi’nin de son on yılın ortalamasının yüzde 8,1 üzerinde bulunduğu ifade edilen özette, bu durumun gıdanın tüketici sepeti içerisindeki yüksek payı nedeniyle enflasyon üzerinde halen etkili olduğu vurgulandı.
Özette, çekirdek enflasyonun ve enflasyon beklentilerinin yüksek seviyelerinin küresel enflasyonun bir süre daha merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyretmeye devam edeceğini ima etmekte olduğu belirtildi.
Buna karşın, ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankalarının iletişimlerinde özellikle çekirdek enflasyondaki düşüşe vurgu yaparken, orta vadeli enflasyon tahminlerini de düşürdüğü aktarılan özette, bunun sonucunda, 2024 yılında faiz indirimlerinin daha erken başlayabileceği yönünde beklentiler güçlenirken, politika faizlerinin olası seyrine ilişkin öngörülerin de aşağı yönlü güncellendiğine işaret edildi.
Özette, gerek merkez bankalarının aşırı fiyatlamalara dikkati çekmesi gerekse ocak ayında açıklanan enflasyon verilerinin beklentilerin üzerinde gelmesi ile son dönemde piyasaların fiyatladığı politika faizi beklentilerinde tekrar artış görüldüğü ve daha temkinli bir indirim patikası olasılığının arttığı ifade edildi.
Takip edilen 12 gelişmiş ülke merkez bankasının son 23 ayda toplamda 178 toplantı yaptığı ve bu toplantıların 107 tanesinde politika faizlerinin artırıldığı bildirilen özette, şunlar kaydedildi:
“Aynı dönemde takip edilen 15 gelişmekte olan ülke merkez bankası toplamda 261 toplantı yapmış, bu toplantıların 108 tanesinde politika faizleri artırılmıştır. Uygulanan para politikasının sonucunda küresel finansal koşullar önemli oranda sıkılaşırken, son dönemde faiz artırım kararlarının frekansı azalmış ve birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke merkez bankası parasal sıkılaşma süreçlerinin sonuna ulaşmıştır. Japonya Merkez Bankası 2016’dan beri sürdürdüğü negatif faiz politikasının sonuna yaklaştığı sinyalini verirken politika faizinde üst üste dördüncü toplantıda değişikliğe gitmeyen Kanada Merkez Bankası toplantı metninde açıkça faiz artırım döngüsünün sonuna gelindiğine işaret etmiştir. Bununla birlikte, tüketici enflasyonunda meydana gelen düşüş ile Peru Merkez Bankası faiz indirim sürecini devam ettirmektedir. Ocak ayı toplantılarında Güney Afrika, Endonezya ve Polonya merkez bankaları ise politika faizlerinde değişikliğe gitmemişlerdir. Enflasyonun seviyeleri ve merkez bankalarının politika iletişimleri göz önüne alındığında, söz konusu ekonomilerde politika faizlerinin düşen enflasyona göre ayarlanmaya devam edeceği ancak parasal sıkılığın enflasyondaki düşüş eğilimini sürdürecek şekilde korunacağı beklenmektedir.”
“Küresel büyüme görünümündeki yatay seyre rağmen iş gücü piyasalarındaki sıkılık devam etmektedir”
Özette, küresel büyüme görünümündeki yatay seyre rağmen iş gücü piyasalarındaki sıkılığın devam ettiği aktarıldı. Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin bir önceki PPK toplantısı dönemine kıyasla yatay bir seyir izlediği bildirilen özette, endeksin 2023 yılı için tahmin edilen büyüme oranının geçen yılın ocak ayındaki dip seviyenin yaklaşık 0,4 puan üzerinde yüzde 1,7 düzeyinde olduğu belirtildi.
Özette, şunlara vurgu yapıldı:
“Bununla birlikte, söz konusu endeksin 2022 yılındaki yüzde 3,5 olan büyüme oranı göz önüne alındığında, Türkiye’nin dış talep görünümünde geçtiğimiz yıl itibarıyla kayda değer bir yavaşlama gözlenmektedir. Küresel Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) verileri geçtiğimiz yılın son çeyreğinde hizmetler sektörü kaynaklı olarak gerilemeye devam etmiştir. Bu dönemde küresel imalat sanayi PMI verisi bir önceki çeyreğe göre 0,1 puan yükselerek 49 olan değeri ile eşik düzeyinin altında seyretmeye devam etmiştir. Anılan dönemde küresel hizmetler PMI verisi ise 0,6 puan gerilemiş ve 50,9 olmuştur. Böylece, küresel bileşik PMI göstergesi geçen yılın dördüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla 0,4 puan azalarak 50,5 seviyesine gerilemiştir. Küresel PMI verilerindeki gerileme hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler kaynaklı olarak gerçeklemiştir. Bu nedenle küresel ekonomide geçen yılın üçüncü çeyreğinde yaşanan yavaşlamanın son çeyrekte de devam edeceği ve küresel ekonominin üçüncü çeyreğe benzer bir büyüme görünümü sergileyeceği beklenmektedir. Diğer taraftan, son dönemde manşet ve çekirdek enflasyon oranlarının küresel çapta düşme eğilimine rağmen bu oranlarda kalıcı düşüş sağlamak amacıyla sıkı para politikalarının sürdürülmesi ve jeopolitik risklerin varlığı 2024 yılında küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleridir.”
Bir önceki PPK döneminde küresel enflasyon oranlarındaki düşüş ve Fed’in aralık toplantısındaki iletişiminin etkisiyle küresel risk iştahında kayda değer bir toparlanma görüldüğü ifade edilen özette, bunun sonucunda, 6 Kasım-5 Ocak arasındaki 9 haftada gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) hisse senedi piyasalarında 33,7 milyar dolar, tahvil piyasalarında ise 16,9 milyar dolarlık portföy girişi gerçekleştiği bildirildi.
Özette, buna karşın son iki haftada (7 Ocak-19 Ocak) Fed ve Avrupa Merkez Bankasından gelen açıklamalarla GOÜ’lere yönelen portföy akımlarının yavaşladığı, hem tahvil hem de hisse senedi piyasalarında portföy girişlerinin bir milyar doların altında gerçekleştiği kaydedildi.
Son dönemde gerek enflasyonun seyri gerekse gelişmiş ülke merkez bankalarının verdiği mesajlar daha temkinli bir faiz indirim süreci olasılığının güçlendiği aktarılan özette, jeopolitik riskler, parasal sıkılığın düzeyi ve gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirim süreçlerine başlama zamanlamasının ileriki dönemde küresel ekonominin seyri açısından belirleyici olacağı vurgulandı.
“Yurt içi talebin mevcut seviyesi, hizmet fiyatlarındaki katılık ve jeopolitik riskler enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır”
Özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Tüketici fiyatları aralık ayında yüzde 2,93 yükselmiş, yıllık enflasyon 2,79 puan artışla yüzde 64,8 olmuştur. Böylece aralık ayında manşet enflasyon son Enflasyon Raporu’nda sunulan görünümle uyumlu bir artış kaydetmiştir. Doğal gazda tüketim gelişmelerine paralel olarak sepete yansıyan fiyat artışı zayıflamış, doğal gaz kaleminden aylık tüketici enflasyonuna gelen etki tahminlerle uyumlu gerçekleşerek 0,29 puan olmuştur. Gıda grubu ise, işlenmemiş gıda kalemleri öncülüğünde manşet enflasyonu aralık ayında olumsuz etkilemiştir. Döviz kurları bu dönemde görece istikrarlı seyrederken, yurt içi talebin mevcut seviyesi, hizmet fiyatlarındaki katılık ve jeopolitik riskler enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır.
Artan jeopolitik risklere rağmen küresel enerji fiyatları ılımlı seyrini korumaktadır. Diğer yandan, jeopolitik gelişmeleri takiben navlun ücretlerinin ocak ayında yükseldiği, ancak bu artışın fiyatlamalara henüz belirgin olarak yansımadığı da dikkati çekmektedir. 2023 yılının son Enflasyon Raporu’nda da öngörüldüğü üzere, başta asgari ücret olmak üzere ücret ayarlamaları, fiyatları zamana bağlı belirlenen hizmet kalemlerindeki gelişmeler ve otomatik vergi güncellemeleri ile yönetilen kalem fiyatlarındaki artışlarla ocak ayında enflasyonun yükseleceği değerlendirilmektedir.”
Alt grupların yıllık enflasyona katkılarının gıda ve alkolsüz içecekler grubunda 17,0 puandan 18,3’e (1,31 puan artış), enerji grubunda 3,13 puandan 3,90’a (0,77 puan artış), hizmet grubunda 23,5 puandan 24,0’e (0,45 puan artış), temel mal grubunda 15,4 puandan 15,7’ye (0,31 puan artış) yükselirken, alkol-tütün ve altın grupları toplamında 2,90 puandan 2,86’ya (0,05 puan azalış) gerilediği bildirilen özette, şu bilgiler verildi:
“Gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatları aralık ayında yüzde 4,81 yükselmiş, yıllık enflasyon 4,85 puan artışla yüzde 72,0 seviyesine ulaşmıştır. Aralık ayında, gıda grubunu yüzde 7,24 fiyat artışıyla işlenmemiş gıda alt grubu sürüklemiştir. Mevsimsellikten arındırılmış veriler, taze meyve ve sebze fiyatlarının sebze öncülüğünde belirgin bir şekilde yükseldiğine işaret etmiştir. Diğer işlenmemiş gıdada genele yayılan fiyat artışları izlenirken, yumurta ve karkas et fiyatlarında gözlenen yükselişin etkisiyle kırmızı et öne çıkan kalemler arasında olmuştur. Böylelikle, kırmızı et 2023 yılı genelinde yüzde 138,5 oranı ile en yüksek artış gösteren gıda alt kalemi olmuştur. İşlenmiş gıda alt grubunda aylık fiyat artışı, süt ve süt ürünleri kalemindeki gelişmelere paralel olarak yavaşlamasına karşın yüzde 2,76 ile yüksek seyretmiştir.
Bu dönemde işlenmiş et ürünleri, katı-sıvı yağlar ile konserve sebze ürünlerindeki fiyat yükselişleri dikkat çekmiştir. Enerji fiyatları aralık ayında yüzde 2,74 artış kaydetmiş, grup yıllık enflasyonu 6,01 puan yükselerek yüzde 27,2 olmuştur. Doğal gazda tüketimdeki gelişmelerle uyumlu olarak, sepete yansıyan fiyat daha ılımlı bir şekilde yükselmiş ve aylık manşet enflasyon üzerindeki etki kasım ayındaki 1,01 puandan, aralık ayında 0,29 puana gerilemiştir. Aralık ayında şebeke suyu ve katı yakıt fiyatları sırasıyla yüzde 3,62 ve yüzde 2,04 oranlarında yükselmiştir. Ham petrol fiyatlarındaki gelişmeleri takiben fiyatı yüzde 2,20 gerileyen akaryakıt kalemi ise aylık enerji enflasyonunu sınırlamıştır. Hizmetler grubu fiyatları aralık ayında yüzde 2,36 yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 0,95 puan artışla yüzde 90,7 olarak gerçekleşmiştir.
Yıllık enflasyon ulaştırma hizmetlerinde gerilerken diğer alt gruplarda yükselmiştir. Kirada aylık artış yüzde 4,48 olmuş ve alt grup yıllık enflasyonu 2,77 puan yükselişle yüzde 108,6 seviyesine ulaşmıştır. Cep telefonuyla yapılan görüşme ve internet ücretleri öncülüğünde haberleşme hizmetlerinde aylık fiyat artışı yüzde 3,04 ile önceki aylara kıyasla daha sınırlı gerçekleşirken, alt grup yıllık enflasyonu 3,30 puan yükselişle yüzde 63,9 olmuştur. Lokanta-otel alt grubunda fiyatlar yüzde 2,81 yükselirken bu gelişmede yemek hizmetleri kalemi öne çıkmış, konaklama fiyatları gerilemeye devam etmiştir. Aralık ayında diğer hizmetler alt grubunda fiyatlar yüzde 2,23 artmış, kültür hizmetleri, kişisel ulaştırma araçlarının bakım-onarımı ve hac ücretlerindeki gelişmelere istinaden paket tur kalemleri fiyat artışlarıyla dikkat çekmiştir. Akaryakıt fiyatlarındaki düşüşlerin devamı ile ulaştırma hizmetlerinde fiyatlar yüzde 2,03 gerilemiş, bu alt grupta yıllık enflasyon 2,96 puan azalarak yüzde 92,4 olarak gerçekleşmiştir.”
Temel mal grubu yıllık enflasyonu 0,57 puan yükselerek yüzde 52,8 olduğu belirtilen özette, yıllık enflasyonun dayanıklı mallarda yükselirken, diğer alt gruplarda yataya yakın bir seyir izlediği aktarıldı.
Özette, “Dayanıklı mal (altın hariç) alt grubunda fiyat artışı yüzde 2,77 ile önceki aya kıyasla güçlenmiştir. Bu gelişmede beyaz eşya kalemi yüzde 7,21 fiyat artışıyla öne çıkmış, mobilya ve otomobil fiyatları sırasıyla yüzde 2,11 ve yüzde 1,25 ile daha sınırlı bir şekilde yükselmiştir. Beklenen ücret artışlarının, dayanıklı mal fiyatlarında gözlenen yükselişte etkili olduğu değerlendirilmektedir. Diğer temel mallar alt grubunda fiyatlar yüzde 3,75 yükselirken yıllık enflasyon 0,28 puanlık sınırlı bir artışla yüzde 50,4 olmuştur. Alt grup genelinde fiyat artışlarının devam ettiği izlenirken, bu artışı referans Avro kurunun güncellenmesine bağlı olarak fiyatı yüzde 14,5 yükselen ilaç kalemi sürüklemiştir. Aralık ayındaki ilaç fiyat artışının ocak ayına sarkan etkilerinin olması beklenmektedir.” denildi.
Aylık enflasyonun ana eğilimindeki düşüşün sürdüğü vurgulanan özette, 2022 yılının şubat ayında sırasıyla yüzde 8,75 ve yüzde 8,59 ile en yüksek noktasına çıkan mevsimsellikten arındırılmış B ve C endekslerinin üç aylık ortalama artışlarının, 2023 Kasım ayında yüzde 3,56 ve yüzde 3,71 seviyelerinde iken aralık ayı itibarıyla sırasıyla yüzde 2,76 ve yüzde 3,14 seviyelerinde gerçekleştiği bildirildi.
Özette, “Aralık ayında B ve C endeksinin mevsimsellikten arındırılmış aylık artış oranları ise sırasıyla yüzde 2,91 ve yüzde 3,22 olarak ölçülmüştür. Tüketici enflasyonu yayılım endeksinde ağustos ayından itibaren gözlenen azalış eğilimi kesintiye uğramış, önceki ay 0,58 olan üç aylık ortalama değer görece yatay seyrederek aralık ayında 0,56 olmuştur. Yıl sonu itibarıyla çekirdek göstergelerin eğilimi son Enflasyon Raporu’nda tahmin edilenden daha olumlu bir enflasyon eğilimine işaret etmiştir.” ifadelerine yer verildi.
Öncü göstergelerin öngörülerle uyumlu bir şekilde, asgari ücret düzenlemesine ve yönetilen kalemler başta olmak üzere zamana bağlı fiyatlama davranışı sergileyen hizmet kalemlerindeki fiyat artışlarına bağlı olarak ocak ayında enflasyonun ana eğiliminde geçici bir yükselişe işaret ettiği aktarılan özette, şunlara vurgu yapıldı:
“Öncü verilere göre, fiyat artışı enerji grubunda önceki aya kıyasla güçlenmektedir. Akaryakıt fiyatları, ağırlıklı olarak 2023 yılı ikinci yarısında oluşan üretici fiyat artışının ocak ayı itibarıyla ÖTV’ye yansıtılması sonucu yükselerek bu gelişmede öne çıkmaktadır. Tüp gaz fiyatları üzerinde de otomatik vergi artışına bağlı etkiler gözlenmektedir. Ocak ayında doğal gazın aylık manşet enflasyon üzerindeki etkisinin aralık ayıyla benzer seviyede gerçekleşmesi beklenmektedir. Gıda grubunda ise aylık fiyat artışının önceki aya kıyasla belirgin bir değişiklik sergilemediği ve yüksek seyretmeye devam ettiği gözlenmektedir. Hizmet grubunda fiyatların ücret gelişmelerine duyarlılığı belirgin olan kalemler ile zamana bağlı fiyat belirleyen ve geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi yüksek alt gruplar öncülüğünde önemli ölçüde yükselmesi beklenmektedir. Asgari ücret artışlarının talebi desteklemesinin de özellikle hizmet grubunda fiyatlama davranışlarına etkileri olabileceği değerlendirilmektedir. Temel mal grubunda aylık enflasyonun ise dayanıklı tüketim malı alt grubu kaynaklı olarak bir miktar güçleneceği öngörülmektedir. Bu çerçevede, çekirdek enflasyon göstergelerinde ise aylık enflasyonun ocak ayında büyük ölçüde katılık riskleri taşıyan hizmet fiyat gelişmelerine bağlı olarak yükseliş kaydedeceği değerlendirilmektedir.”
Özette, Enflasyon Raporu tahminlerine de yansıtılmış olan, ocak ayında aylık enflasyonda görülmesi beklenen geçici yükselişin ardından fiyat artışlarının şubat ayı ve sonrasında yavaşlayacağının tahmin edildiği belirtildi.
Yakın döneme ilişkin göstergelerin parasal sıkılaştırmanın finansal koşullara yansımasıyla yurt içi talepteki dengelenmenin, öngörülen dezenflasyon süreci ile tutarlı seyrettiğine işaret ettiğinin altının çizildiği özette, “Bununla uyumlu bir şekilde ithalat eğilimi zayıflarken dış ticaret dengesi nispeten olumlu bir görünüm sergilemektedir. Diğer taraftan, 2023 yılının son çeyreğindeki fiyat indirimleri ve kampanyalar ile 2024 yılının ocak ayındaki ücret güncellemeleri talepteki düşüşü sınırlayan unsurlar olmuştur.” ifadelerine yer verildi.
Özette, şunlar kaydedildi:
“Kasım ayında perakende satış hacim endeksi mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 0,2 artmıştır. Perakende satış hacmi yıllık büyümesi 0,6 puan azalışla yüzde 12,8 oranında gerçekleşmiş, çeyreklik bazda ise perakende satışlar üçüncü çeyrekte gerçekleşen yüzde 0,4 oranındaki artış sonrası sınırlı düşüş kaydetmiştir. İmalat sanayi firmalarının mevsimsellikten arındırılmış olarak kayıtlı iç piyasa siparişlerinin dördüncü çeyrekte düşüş kaydettiği görülmektedir. Ana mal gruplarına göre değerlendirildiğinde söz konusu azalışın dayanıklı mal grubunda daha belirgin olduğu gözlenmektedir. Kartla yapılan harcamalar ise kampanyaların yoğunlaştığı son çeyrekte yükselmiştir.
Firma görüşmeleri, yılın son çeyreğinde fiyat indirim kampanyaları ve öne çekilen talep güdüsünün yurt içi satışlardaki ivme kaybını sınırladığını ima etmektedir. Parasal sıkılaştırma süreciyle başlayan dengelenme devam etse de ocak ayındaki ücret güncellemelerinin talebin dirençli seyretmesine katkı verdiği değerlendirilmektedir. Nitekim, ocak ayında imalat sanayi firmalarının mevsimsellikten arındırılmış kayıtlı iç piyasa siparişleri yeniden artış kaydetmiştir. Bu çerçevede, talebin mevcut seviyesi enflasyon üzerinde bir risk unsuru olarak görülmeye devam etmektedir. ”
Kasım ayında sanayi üretim endeksinin mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 1,4 azalırken takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 0,2 arttığı aktarılan özette, ”Çeyreklik bazda değerlendirildiğinde ise sanayi üretimi, kasım ayı itibarıyla üçüncü çeyrek ortalamasına kıyasla yüzde 1,3 azalmıştır. Aylık oynaklığı yüksek sektörler dışlandığında, sanayi üretimi çeyreklik olarak yüzde 0,8 azalış göstermiştir. Yılın son çeyreğinde mevsimsellikten arındırılmış olarak imalat sanayi kapasite kullanım oranı çeyreklik bazda 0,7 puan artarak yüzde 77,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. Ocak ayında ise imalat sanayi kapasite kullanım oranı yüzde 76,4 seviyesinde gerçekleşerek tarihsel ortalamalarına yaklaşmıştır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
“Yüksek frekanslı veriler iş gücü piyasasında talebin sınırlı bir miktar güç kaybettiğine işaret etmektedir”
Özette, kasım ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdamın 31,6 milyon seviyesinde gerçekleştiği bildirildi. Bu dönemde mevsimsellikten arındırılmış istihdamda çeyreklik bazda yüzde 0,3 artış gerçekleşirken iş gücüne katılım oranının 0,2 puan azalış kaydettiği vurgulanan özette, “İşsizlik oranı ekim ayında yüzde 8,6’ya geriledikten sonra kasım ayında yüzde 9 seviyesine çıkmış, çeyreklik bazda ise 0,4 puan azalarak yüzde 8,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Yüksek frekanslı veriler iş gücü piyasasında talebin sınırlı bir miktar güç kaybettiğine işaret etmektedir.” ifadeleri kullanıldı.
Kasım ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığının dış ticaret açığında süregelen azalış eğilimine paralel olarak önceki aydaki seviyesine kıyasla 1,3 milyar dolar düşüşle 49,6 milyar dolara gerilediği belirtilen özette, şunlar kaydedildi:
“Söz konusu gerileme, ihracattaki artış, altın dış ticaret açığındaki azalış ve enerji fiyatlarında yıllık bazda devam eden düşüşün etkisiyle enerji dengesindeki iyileşme kaynaklı olurken, altın ve enerji hariç dış ticaret açığında artış gözlenmiştir. Aralık ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri ise mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracat ve ithalatın aylık bazda artış kaydettiğini göstermektedir. Ocak ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber değerlendirildiğinde üç aylık ortalama eğilim ihracatta artış, ithalatta ise azalış ima etmektedir. Mevcut veriler çerçevesinde tahminler, tüketim malı ithalatında bir önceki yılın kasım ayında başlayan düşüşün bu yılın ocak ayında hızlandığına işaret etmektedir. Altın ithalatı ise tarihsel ortalamaların üzerinde seyrederken, yıllıklandırılmış olarak altın dengesindeki iyileşme eğilimi sürmektedir.”
Kasım ayı itibarıyla yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlası önceki aydaki seviyesine göre 0,4 milyar dolar azalarak 51,3 milyar doları olduğu bildirilen özette, “Bununla birlikte, güçlü ve yıl geneline yayılmış olarak seyreden turizm gelirleri cari dengeye katkı sunmaya devam etmektedir. Seyahat gelirleri yılın ilk on bir ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre 5,8 milyar dolar artarak 45,1 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Yabancı ziyaretçi sayıları da benzer şekilde yılın ilk on bir ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,8 artarak 47 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiştir.” denildi.
Özette, 2022’nin ikinci yarısından itibaren gerileyen enerji emtia fiyatlarında temmuzda başlayan artış eğiliminin ekimde sona erdiği, fiyatların izleyen dönemde yeniden düşüş sergilediği belirtildi.
Son aylarda yataya yakın seyreden enerji dışı emtia fiyatlarının ise aralıkta bir miktar gerilediği aktarılan özette, ocağın ilk üç haftası itibarıyla enerji grubundaki sınırlı fiyat artışının enerji dışı gruptaki düşüşlerle dengelendiğinin izlendiği bildirildi.
Özette, yurt içi üretici fiyatlarının aralıkta yüzde 1,14 yükseldiği, yıllık enflasyonun 1,97 puan artışla yüzde 44,2 olduğu belirtilerek, “Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji grubunda fiyatların yüzde 6,63 oranında gerilediği, diğer gruplarda ise fiyat artışlarının sürdüğü izlenmiştir. Bu dönemde yıllık enflasyon, enerji grubunda yüzde eksi 1,69 ile negatif bölgedeki seyrini sürdürürken, diğer gruplarda yüksek oranlarda ancak görece yatay seyretmiştir.” değerlendirilmesinde bulunuldu.
Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi’nin aralıkta tarihsel eğiliminde seyrettiği, uluslararası taşımacılık maliyetlerinin düşük seviyelerini koruduğu ifade edilen özette, küresel emtia fiyatlarının enerji grubu öncülüğünde aralıkta gerilemeye devam ettiği vurgulandı.
Özette, döviz kurlarının, son aylardaki ılımlı artış eğilimini sürdürdüğü aktarılırken, “Öte yandan, jeopolitik sorunlarla birlikte küresel arz zincirinde yaşanan aksaklıklar dikkat çekmektedir. Kızıldeniz kaynaklı gelişmelere bağlı olarak ocak ayında navlun serilerinde yukarı yönlü fiyat hareketlerinin başladığı gözlenmektedir.” ifadelerine yer verildi.
Akaryakıt fiyatlarının, başta ulaştırma hizmetleri olmak üzere tüketici fiyatları üzerinde gerek üretim girdisi gerekse taşımacılık maliyetleri kanalıyla önemli bir etki oluşturma potansiyeline sahip olduğu belirtilen özette, şunlar kaydedildi:
“Nitekim, 2023 yılı üçüncü çeyreğinde akaryakıt fiyatlarında döviz kuru, ham petrol fiyatları ve vergi düzenlemeleri kaynaklı olarak kaydedilen belirgin artışlar aynı çeyrek içinde ulaştırma hizmetleri fiyatlarına hızlı şekilde yansımıştır. Kasım ayında yatay seyreden ulaştırma hizmetler fiyatları, akaryakıt fiyatlarındaki gelişmelere paralel olarak aralık ayında gerilemiştir. Öte yandan, öncü göstergeler, asgari ücret ayarlaması ve akaryakıt fiyatlarında ağırlıklı olarak vergi kaynaklı artışı takiben ulaştırma hizmetleri fiyatlarının ocak ayında önemli ölçüde yükselmekte olduğuna işaret etmektedir. Bununla birlikte, jeopolitik gelişmelerle hızlı şekilde artan petrol fiyatlarındaki oynaklık enflasyon üzerinde potansiyel bir risk unsuru olmayı sürdürmektedir.”
“Yüksek atalet sergileyen hizmet sektöründe aylık artışlar 2022’ye kıyasla yüksek seyretmektedir”
Özette, hizmet sektöründe temmuzdan itibaren güçlü fiyat artışlarının kaydedildiği aktarılarak, “Yüksek atalet sergileyen hizmet sektöründe aylık artışlar 2022’ye kıyasla yüksek seyretmektedir. Temel mal ve hizmet gruplarını içeren C endeksinde 2023 yılı sonunda yıllık enflasyon yaklaşık yüzde 71 seviyesindeyken hizmet sektöründe yıllık enflasyonun yüzde 91 civarında olduğu gözlenmektedir. Hizmet sektörüne ait yayılım endeksi de aralık ayında tarihsel ortalamasının yaklaşık yüzde 34’ü kadar üzerinde seyrederek, artışların bir miktar güç kaybetmekle birlikte sektör geneline yayılmaya devam ettiğini göstermektedir.” ifadelerine yer verildi.
Yükselmeye devam eden konut fiyatlarının, geçmiş enflasyona endeksleme davranışı ve gayrimenkul piyasasındaki arz-talep uyumsuzluklarının, kira artışlarının yüksek seyretmesine neden olarak tüketici enflasyonunu olumsuz yönde etkilediğine işaret edilen özette, “Diğer taraftan, konut fiyatlarındaki artışlar zayıflarken, Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri ve büyükşehirler için online platformlardan takip edilen veriler kira artış oranının son dönemde yavaşlama eğilimi gösterdiğine işaret etmektedir. Bu gelişmelerle uyumlu olarak, aylık kira artışı aralık ayında güç kaybetmiştir. Öncü göstergeler, ocak ayında kira artışının sözleşme yenileme sayısına bağlı olarak mevsimsel etkilerle yükseleceğini ima etmektedir.” denildi.
Özette, gıda, ücret ve turizm kaynaklı gelişmelerden önemli ölçüde etkilenen lokanta ve otel alt grubunda aylık fiyat artışlarının süreklilik gösteren bir görünüm arz ettiğine vurgu yapılarak, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Lokanta ve otel alt grubunu gıda fiyatları kanalıyla son dönemde yemek hizmetleri fiyatları sürüklemeye devam etmektedir. Aralık ayında lokanta-otel grubunda yemek hizmetlerinde aylık fiyat artışı önceki aya kıyasla belirgin bir değişiklik sergilemezken konaklama fiyatlarındaki düşüş devam etmiştir. Böylelikle alt grup aylık enflasyonu kasım ayına benzer bir değer almıştır. Öte yandan, asgari ücret artışı ve kırmızı et başta olmak üzere son aylarda yükselen gıda fiyatlarını takiben, lokanta-otel alt grubunda fiyatların ocak ayında önemli ölçüde yükselmekte olduğu izlenmektedir.”
Kira, eğitim, sağlık ve eğlence-kültür başta olmak üzere belirli hizmet kalemlerinin geçmiş tüketici enflasyonuna dönük fiyat belirleme davranışı sergileyerek, enflasyonist etkilerin uzun bir zamana yayılmasına neden olduğu aktarılan özette, sözleşmeye bağlı fiyat katılıklarının olduğu haberleşme hizmetleri de benzer bir etkide bulunurken, söz konusu alt grupta fiyat artışlarının güçlü seyrini sürdürdüğünün gözlendiği belirtildi.
Özette, yakın dönem tüketici enflasyonu gerçekleşmeleri ile ocak ayı asgari ücret ve yönetilen/yönlendirilen kalem fiyat gelişmeleri dikkate alındığında, enflasyonun bir süre daha yüksek seyretme riskinin bulunduğuna işaret edilerek, eğitim, sağlık, sigorta ve bakım-onarım gibi belirli hizmet sektörlerinin bu bağlamda öne çıkacağının değerlendirildiği bildirildi.
“Orta vadeli enflasyon beklentileri ocakta da geriledi”
Kurulun, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında başlayan sınırlı iyileşmenin devam ettiğini değerlendirdiği aktarılan özette, “Fiyatlama davranışındaki gelişmeleri izlemek için takip edilen göstergelerden biri olan tüketici enflasyonu yayılım endeksi asgari ücret düzenlemesi öncesinde görece yatay bir görünüm arz ederken, ocakta endeksin bir miktar yükseleceği değerlendirilmektedir. Yılın ilk ayına özgü zamana bağlı fiyat belirleme eğilimi ile ücret, otomatik vergi ve yönetilen/yönlendirilen fiyat düzenlemelerinin etkisi zayıfladıkça yayılım endeksinin yeniden düşüşe geçmesi beklenmektedir.” denildi.
Özette, orta vadeli enflasyon beklentilerinin ocakta da gerilediği belirtilerek, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Ocak ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 41,2’den 2,14 puan azalışla yüzde 39,1; gelecek yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 24,8’den 1,13 puan gerilemeyle yüzde 23,7; beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 12,6’dan 0,58 puan aşağı yönlü güncellemeyle yüzde 12,0 seviyesine düşmüştür. Cari yıl sonu enflasyon beklentisi ise 0,81 puan artışla yüzde 42,0 olarak ölçülmüştür. 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentilerinin olasılık dağılımı incelendiğinde, dağılımın sola kaydığı, standart sapma ve değişim katsayısı gibi beklentilerin yayılımına dair göstergelerin ise bir önceki aya benzer seyrettiği gözlenmiştir.”
Parasal ve miktarsal sıkılaştırma ile sadeleşme kararlarının etkisiyle kredi faizlerinde gelinen seviyelerin hedeflenen finansal sıkılık düzeyiyle uyumlu olduğunun değerlendirildiği aktarılan özette, önceki PPK toplantı haftasından bu yana Türk lirası ticari kredi faizleri ılımlı bir artış ile yüzde 52,9 olarak gerçekleştiğine dikkat çekildi.
Özette, aynı dönemde yatay seyreden konut kredisi faizlerinin yüzde 41,4 seviyesinde gerçekleştiği ifade edilerek, taşıt kredisi faiz oranlarının, yıl sonu satış kampanyalarının bitmesiyle 11,2 puan artarak yüzde 47,1 olarak, ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı-KMH hariç) faizlerinin yatay bir görünüm ile 19 Ocak itibarıyla yüzde 61,9 olarak gerçekleştiği vurgulandı.
Kredi büyümesi ve kompozisyonunda normalleşmenin devam ettiğine işaret edilen özette, “19 Ocak 2024 itibarıyla, 2023 yılı sonuna kıyasla bireysel kredi bakiyesi kredi kartlarında yüzde 1,68, taşıt kredilerinde yüzde -1,88 ihtiyaç kredilerinde yüzde 0,38, konut kredilerinde ise yüzde -0,40 değişim kaydederek toplamda yüzde 0,74 oranında artmıştır. Bireysel kredilerin önceki PPK toplantısı haftasından bu yana ortalama 4 haftalık büyüme oranları artış sergileyerek, yüzde 4,83 seviyesinde gerçeklemiştir. Taşıt kredileri ve ihtiyaç kredilerinde bu oran sırasıyla yüzde 3,47 ve yüzde 3,26 seviyesindedir. Bireysel kredi kartlarında ise bu oran yüzde 8,45 ile daha yüksek seviyelerde gerçekleşmiştir. Diğer taraftan, Türk lirası ve kur etkisinden arındırılmış yabancı para ticari kredilerin aynı dönemde ortalama 4 haftalık artış oranları sırasıyla yüzde 1,76 ve -0,15 seviyesinde gerçekleşmiştir.” denildi.
Özette, fiyat istikrarının sürekliliğini sağlamak hedefiyle, cari dengeyi iyileştirecek teknolojik dönüşümün, arz sürekliliğine katkı sağlayacak stratejik yatırımların ve ihracatın desteklenmeye devam edildiği belirtilerek, şunlar kaydedildi:
“Bu kapsamda uygulanmakta olan programlar, makro finansal denge de gözetilerek hem krediye erişim hem de finansman maliyetlerini içerecek şekilde geliştirilmektedir. Uzun vadeli ve düşük maliyetli kaynakların makro finansal istikrarı destekleyecek alanlarda kullanılmasını hedefleyen Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) programı, fiyat istikrarına katkının ve yatırımların teknolojik katma değeri ile stratejik niteliğinin öne çıkarıldığı bir çerçevede uygulanmaktadır. Ayrıca, genel kredi büyümesi normalleşirken ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredilerinde yapılan düzenleme değişiklikleri ile de ticari kredi kompozisyonunun cari dengeye katkı sağlayacak nitelikte oluşacağı değerlendirilmektedir.”
Hazirandan itibaren sadeleşme süreci kapsamında bankacılık sisteminin sağlıklı işleyişini de temin etmek amacıyla alınan önlemlerle, öncelikle Türk lirası ticari kredilerinin akışının tesis edildiği aktarılan özette, “Haziranda sektör genelinde yüzde 0,34 artış kaydeden Türk lirası ticari krediler takip eden beş aylık dönemde ortalama aylık yüzde 2,35 arttıktan sonra aralık ayında yüzde 2,43 oranında büyümüştür. Bu süreçte artış eğilimi sergileyen Türk lirası cinsi mevduat faiz oranları ise aralık ayı sonunda yüzde 47,1 düzeyinde gerçekleşirken 19 Ocak haftasında yüzde 45,9 olmuştur. Sadeleştirme süreciyle uyumlu şekilde, kredi arzında ve mevduat faizinde gözlenebilecek oynaklıklara karşın, makroihtiyati kararlarla parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edilecektir.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Özette, ocak ayı faiz kararının da etkisiyle, Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik düzenlemelerin, parasal sıkılaşma eşliğinde aktarım mekanizmasını güçlendirmeye ve bankacılık sisteminin fonlama kompozisyonunu iyileştirmeye devam edeceğinin öngörüldüğü belirtildi.
Dış finansman koşullarının, rezervlerdeki güçlenme, cari dengedeki iyileşme ve Türk lirası varlıklara talebin, döviz kuru istikrarına ve para politikasının etkinliğine katkıda bulunmaya devam etmekte olduğu ifade edilerek, son dönemde yapılan anlaşmalar ile teknoloji yatırımlarını ve üretim kapasitesini geliştirecek alanlara yoğunlaşacak doğrudan yabancı yatırımların gelecek dönemde dış finansmanı destekleyeceği vurgulandı.
Özette, geçen PPK döneminde 284 baz puan seviyesine gerileyen Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS), ocakta küresel risk iştahındaki bozulmaya paralel artış kaydederek 24 Ocak 2024 itibarıyla 317 baz puan seviyesine yükseldiği belirtilerek, “Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı mevcut PPK döneminde 0,76 puan artış, 12 ay vadeli kur oynaklığı ise 2,28 puan düşüş kaydederek 24 Ocak 2024 itibarıyla sırasıyla yüzde 8,60 ve yüzde 21,1 seviyelerine gelmiştir. Haziran ayından itibaren risk primi ve kur oynaklıklarındaki düşüşlere 2,37 milyar ABD doları Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına ve 2,96 milyar ABD doları hisse senedi piyasasına olmak üzere toplam 5,33 milyar ABD doları net portföy girişi eşlik etmiştir. TCMB brüt uluslararası rezervleri bir önceki yıla göre yüksek seviyelerini korumakla birlikte önceki PPK dönemi ile karşılaştırıldığında 4,44 milyar ABD dolar azalarak 19 Ocak 2024 itibarıyla 138,1 milyar ABD doları seviyesine gerilemiştir.” denildi.
“Dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldı”
Kurulun politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 42,5’ten yüzde 45 düzeyine yükseltilmesine karar verildiği hatırlatılan özette, Kurulun, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlemeye devam edeceği bildirildi.
Özette, Kurulun, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığını ve bu düzeyin gerektiği müddetçe sürdürüleceğini değerlendirdiği belirtilerek, “Kurul, politika faizinin mevcut seviyesinin aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdürüleceğini değerlendirmiştir. Enflasyon görünümü üzerinde belirgin ve kalıcı riskler oluşması durumunda ise parasal sıkılık gözden geçirilecektir.” ifadeleri kullanıldı.
Kurulun, mevcut mikro ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmasının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirdiği aktarılan özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“TCMB tarafından yapılan düzenlemelere ilişkin etki analizleri söz konusu çerçevenin tüm bileşenleri için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler, menkul kıymetler ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarıyla birlikte bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilerek yapılmaktadır. Bu kapsamda alınan kararlar ile birlikte sadeleştirme sürecinde önemli bir aşama kaydedildiği değerlendirilmiştir.
Son dönemde, kamu harcamaları ile para tabanı gelişmelerinin etkisiyle piyasada geçici likidite fazlası oluştuğu gözlenmektedir. Kurul, faiz kararlarının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleme amacıyla, kullandığı sterilizasyon araçlarının çeşitliliğini artırarak miktarsal sıkılaştırmaya devam edecektir. Bu çerçevede, Türk Lirası Depo Alım İhalelerinin düzenlenmesine devam edilmektedir. Bu kararlarla, temel politika aracı olan politika faizi parasal, finansal koşullar ve beklentileri etkilerken, Türk lirası likiditesindeki aşırılıkların dengelenmesi ve para politikasının etkinliğinin artırılması hedeflenmektedir.”
Özette, enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergelerin yakından takip edileceği ve Kurulun, fiyat istikrarının temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edeceği, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almayı sürdüreceği belirtildi.